Film, kölelik döneminde Amerika'da geçer. Baş karakterimiz
Django, bir köle olarak satıldığından beri zulüm gören bir siyahi köledir.
Kendisi ve karısı Broomhilda, acımasız bir köle sahibi olan Calvin Candie'ye
ait bir plantasyonda ayrı düşmüştür.
Bir gün Django, Dr. King Schultz adında bir Alman avcı
tarafından satın alınır. Dr. Schultz, eski bir diş hekimi olduğunu söyleyerek
artık köle avlamaya başlamıştır. Django'yu özgür bırakan Schultz, ona yardım
teklif eder ve kendisine partner olmasını ister. Schultz, Django'nun karısını
bulması ve özgürlüğüne kavuşması konusunda yardımcı olmak istemektedir.
İkili, Django'nun yeteneklerini kullanarak köle avı
yaparken, Broomhilda'nın Candie'nin çiftliğinde olduğunu öğrenirler. Candie'nin
çiftliğine ulaşmak için Schultz, birçok kılığa girecekleri ve çeşitli
entrikaların yer aldığı bir plan yapar.
Django ve Schultz, Candie'nin çiftliğinde, Mississippi'de
bulunan "Candieland" adlı büyük çiftlikte işe alınır. Schultz,
Candie'ye ilgisiz bir araştırma yapmak için gelen bir hükümet temsilcisi
olduğunu söyler. Ancak, Candie'nin sadist ve şüpheci hizmetkarı Stephen, Django
ve Schultz'ün gerçek niyetlerini anlamaya başlar.
Nihayetinde, planları tehlikeye düşen Django ve Schultz,
Candie'nin gerçek yüzünü ve köleliğe olan acımasızlığını keşfeder. Django,
karısını kurtarmak için bir plan yapar ve Candie'nin planlarını altüst etmeye
çalışır. Bu süreçte, çatışma ve şiddet kaçınılmaz hale gelir.
Django, Candie ve adamlarıyla bir çatışmaya girerken,
Schultz da dahil olmak üzere birçok karakter hayatını kaybeder. Django, karısı
Broomhilda'yı kurtarmak için acımasız bir mücadeleye girişir ve Candie'nin
çiftliğini yerle bir eder.
Sonunda, Django karısıyla bir araya gelir ve özgürlüklerine
kavuşurlar. Ancak, film, kölelik döneminin gerçekliği ve acımasızlığına dikkat
çeken bir şekilde sonlanır. Django, Candie'nin çiftliğini ateşe verirken,
kölelerin özgürlüklerini kazanmak için mücadele etmeleri gerektiğini vurgular.
Django Unchained, sert ve çarpıcı şiddet sahneleri,
Tarantino'nun karakteristik diyalogları ve çarpıcı görselleriyle dikkat çeken
bir film olarak öne çıkar. Aynı zamanda, kölelik döneminin zulmünü ve ırksal
eşitsizliği sorgulayan bir öyküyü işlerken, Western türünün unsurlarını da
ustalıkla kullanır.