Phileas Fogg,
Londra'da düzenli ve disiplinli bir hayat yaşayan gizemli ve zengin bir
beyefendidir. Arkadaşlarıyla oynadığı bir kart oyununda, dünyayı 80 günde
dolaşabileceğine dair bir iddiada bulunur. Bu iddia, onun hakkında çeşitli
dedikoduların yayılmasına neden olur ve birçok kişi onun bu iddiasını çılgınlık
olarak görür.
Ancak,
Fogg'un bu iddiasını kanıtlama isteği ve inancı onu bu heyecanlı ve macera dolu
yolculuğa çıkarmaya kararlı kılar. Gözlemci, özenli ve becerikli hizmetkâtı
Jean Passepartout ile birlikte dünya turuna başlarlar.
Yolculukları,
onları ilk olarak Paris'e götürür. Burada, onlara güvenmeyen Dedektif Fix
adında bir polis memuruyla tanışırlar. Fix, Fogg'un, Londra'da yakın zamanda
gerçekleşen bir hırsızlıkla ilgisi olduğunu düşünür ve onu tutuklamaya çalışır.
Bu, onların yolculuğunda beklenmedik bir engel olur.
Bir sonraki
durakları, Akdeniz liman kenti Brindisi'dir. Ancak, onlar gemi seferini
kaçırırlar ve yolculuklarını devam ettirebilmek için alternatif yollar ararlar.
Mısır'a gitmek üzere İskenderiye'ye doğru yola koyulurlar ve burada Hindistan'a
gitmekte olan Prenses Aouda ile tanışırlar. Aouda, babasının öldürüldüğü bir
isyan sonucu yetim kalmıştır ve Fogg ona koruyuculuk sağlamaya karar verir.
Hindistan'a
doğru ilerlerken, yolculukları sırasında birçok engelle karşılaşırlar. Dağların
ve vahşi doğanın zorlukları, onların hızlı hareket etmelerini engeller. Fogg ve
Passepartout, tren kazaları, fırtınalar ve çeşitli maceralarla mücadele ederek
yolculuklarına devam ederler. Dedektif Fix ise onları takip etmekte ve Fogg'u
tutuklamak için bir fırsat aramaktadır.
Nihayet, Hong
Kong'a varırlar ve burada daha hızlı bir taşıt olan bir vapura binerek
Amerika'ya geçiş yaparlar. Ancak, vapurun korsanların eline düşmesiyle, hayatta
kalma mücadelesi içine girerler. Yine de kararlılıkla yolculuklarına devam
ederler.
Son durakları
New York'tur ve artık son günlerine yaklaşırlarken, Dedektif Fix, onları
yakalamak için son bir çaba sarf eder. Ancak, Fogg, hızlı bir trenle Londra'ya
dönme şansını kullanır ve sonunda sadece saniyelerle önce, 80 gün içinde
dünyayı tamamlar.
Phileas Fogg,
dedikoduların aksine, dünya turunu başarıyla tamamlamıştır ve iddiasını
kanıtlamıştır. Ayrıca, yolculukları sırasında tanıştığı Prenses Aouda'ya aşık
olur ve onunla evlenir. Yolculuğunun sonucunda, hayatının aşkını bulmuş ve
dünyayı gezerken kazandığı zenginlikten daha değerli bir hazineye sahip
olmuştur.
"80
Günde Devrialem", macera, heyecan ve umut dolu bir hikaye olup, insanın
kararlılığının ve inancının ne kadar güçlü olabileceğini gösteren etkileyici
bir eserdir. Jules Verne'in eşsiz anlatımı ve hayal gücü, okuyucuyu dünya
turuna çıkaran bu unutulmaz yolculuğa davet eder.